Safe Jets AviaCourse Avibrary Entropol

2012 yılını geçtiğimiz günlerde tamamlayarak, 2013’e adım attık. 2012 yılında, bilim dünyası önemli başarılara ve sınırları zorlayan önemli gelişmelere sahne oldu. Gelin yeni yılın ilk günlerinde 2012 yılının önemli bilim haberlerini kısaca anımsayalım:

 

 

A radar image of Mercury's north polar region acquired by the Arecibo Observatory in Puerto Rico is shown superposed on a mosaic of Mercury MESSENGER images of the same area in this NASA handout photo released November 29, 2012. REUTERS/NASA/Handout
Porto Rico’daki Arecibo gözlemevi tarafınan çekilen Merkür görüntüsünün, Messenger tarafından çekilen görüntsü ile üstüste bindirilmiş hali. (Kaynak :NASA)

Merkür’de buz bulundu.

Merkür gezegeninin yörüngesine inceleme yapmak amacıyla NASA tarafından gönderilen Messenger uydusu, Merkür’ün Kuzey Kutbu’ndaki kraterlerin içinde buz olduğunu tespit ett. Güneşe en yakın gezegen olan Merkür’de hava sıcaklığı, 427 (°C) dereceyi buluyor.

Merkür’de buz bulunduğuna dair ölçümler 20 yıl geriye gidiyor. Ancak, dünya dışındaki bir gezegende suya ait bulguların  teorinin ötesine geçerek fotoğraflanması bilim insanlarını heyecenlandırdı.

 

6 hazıran 2012 Venüs geçiişi, Mosova
6 Haziran 2012, Venüs Geçişi, Moskova. (Kaynak: Wikimedia)

Venüs Geçişi.

5-6 Haziran tarihlerinde, bir sonrakini ancak 2117 yılında gözlemleyebileceğimiz nadir bir astronomik fenomen yaşadık: Venüs geçişi.

Venüs geçişi, Venüs gezegeninin Dünya ve Güneş arasından geçerken, siluetinin Güneş diski üzerinde görüntülenmesine deniyor.  Oluşma mekanizması güneş tutulması ile aynı olmasına rağmen, Venüs gezegeni bizden çok uzakta olduğu için tüm güneşi örtmüyor. Güneş yüzeyinde ufak siyah bir zerre olarak görme şansına eriştiğimiz Venüs Geçişi için, Açık Bilim ekibi olarak güzel bir yazı da yayınlamıştık.

 

CERN
13 Mayıs 2012 tarihili CERN deneyine ait grafik. Ortadan sarı kesikli çizgiler, Higgs bozonunun iki fotona dönüştüğünü gösteriyor. (Kaynak: CMS)

Higgs Bozonu.

4 Temmuz 2012 tarihinde, İsviçre-Fransa sınırındaki Avrupa Çekirdek Araştırmaları Merkezi’ndeki (CERN) Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (BHÇ) adlı atomaltı parçacık hızlandırıcısında çalışan bir grup bilim insanı, Higgs bozonu ile uyumlu olduğunu düşündükleri deney sonuçlarını açıkladı.

Higgs Bozonu’nun ne olduğu ve önemine ilişkin bir yazımız, bu keşfi takiben Ağustos 2012 sayımızda yayınlandı.

 

felix
Felix Baumgartner, 39 km yüksekten atlmak üzere.

Felix Baumgartner.

Avusturyalı paraşütçü Felix Baumgartner, 14 Ekim tarihinde 39 km. yüksekliğindeki balondan paraşütle atlayarak, ses hızını bir aracın içinde olmaksızın geçen ilk insan ünvanını aldı. Atlayışı sırasında saatte 1324 km. hız’a ulaşan Baumgartner’in serbest düşüşü ise 4 dakika 19 saniye sürdü.

 

Curiosity Mars Science Laboratory programının gezgin aracıdır.
Mars Science Laboratory programının keşif robotu Curiosity Ağustos 2012’de Mars yüzeyine indi.

Curiosity Mars’ta.

6 Kasım 2011 tarihinde uzaya fırlatılan NASA’ya ait Curiosity keşif robotu 26 Ağustos 2012 tarihinde Mars’a iniş yaptı. NASA’nın bir birimi olarak görev yapan Jet İtki Laboratuvarı’nca (Jet Propulsion Laboratory: JPL) yürütülen Mars Bilim Laboratuvarı (Mars Science Laboratory: MSL) programının ana aracı olan robotun görevleri arasında Mars’ta suyun rolünü incelemek, inilen bölgenin olası bir insanlı görev için yaşanabilirliğini test etmek, Mars’ın iklimini araştırmak, Mars’ın jeolojisini araştırmak bulunuyor.  Curiosity hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz, geçmiş sayılarda yayınlanan 10 Soruda Curiosity yazımızı okumanızı öneririz.

 

ENCODE
ENCODE projesi, kodlama yapmayan DNA bölgelerinin hayati öneme sahip olduğunu açıkladı.

İnsan Genom Projesi’nde yeni bir sayfa: ENCODE.

Eylül 2012’de, 440 biliminsanının oluşturduğu ENCODE projesinin sonuçları 30 ayrı makale olarak farklı bilim dergilerinde yayınlandı. Bu makaleler, kodlama yapmayan DNA kısımlarının yaklaşık %20’sinin, protein kodlamasına katılmasalar da hayati işleve sahip bölgeler olduğunu açıkladılar.

İnsan genomundaki 3 milyar DNA harfinin  %1’den biraz fazlası, yaklaşık 20.000 gen protein kodlamada görev alıyor. Ancak kodlama yapmayan bölümler de hayati fonksiyonlara sahip. Bu bölgeler genomun nasıl paketlendiğini, nasıl düzenlendiğini ve farklı hücreler tarafından nasıl okunduğunu düzenliyorlar.

ENCODE projesi, Amerika Ulusal İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü tarafından 2003 yılında kurulmuş bir proje. Projenin amacı, İnsan Genom Projesi çerçevesinde, genom haritasının çıkarılmasını takiben, genomdaki tüm fonksiyonel alanların bulunmasını sağlamak. Encode hakkında kaleme aldığımız yazı detaylı bilgi sunacaktır.

 

Voyager 1, manyetik otoyolu geötikten sonra uzayın derinliklerine doğru yoluna devam edecek.
Voyager 1, manyetik otoyolu geçtikten sonra uzayın derinliklerine doğru yoluna devam edecek.

Voyager, güneş sistemini terkediyor.

Aralık 2012’de, NASA Voyager uzay aracının, güneş sisteminin, derin uzaydan önceki en son katmanına girdiğini duyurdular. Biliminsanları, güneşten gelen manyetik alan çizgilerinin, yıldızlararası manyetik alan çizgileri ile birleştiği bu katmana manyetik otoyol adını veriyorlar. Voyager 1 ve 2 1977 yılında uzaya fıtlatılmıştı. Halen, Voyager 1, 18 milyar kilometre ile dünyadan en uzakta bulunan insan yapımı nesne.

Voyager görevleri ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isterseniz, geçmiş aylarda yayınladığımız Voyager’den Güneş Sistemine Veda yazımızı okumanızı öneririz.

 

Eylül 2012'de kuzey kutbundaki buzul erimesi rekor seviyeye ulaştı.
Eylül 2012’de kuzey kutbundaki buzul erimesi rekor seviyeye ulaştı. Turuncu çizgiler 1979-2000 arası gözlenen ortalama buzul alanını işaretliyor. (Kaynak: NSIDC)

Küresel ısınma tüm hızıyla devam ediyor.

Küresel ısınmanın varlığıyla ilgili politik tartışmalar devam ededursun, Amerika’nın Kolorado eyaletinde bulunan Amerikan Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi,  Ağustos 2012 sonunda  gözlenen kutuplardaki buzul erimesinin yeni bir rekor seviyeye ulaştığını açıkladı. 26 Ağustos 2012 tarihinde yapılan açıklamaya göre, Kuzey Kutbu’ndaki buzul alanı, 4.10 milyon kilometre kareye düştü. Bu rakam, bundan önceki en düşük buzul alanı rekoru olan 2007 yılında ölçülen alandan 70.000 kilometre kare daha az.

9 Eylül 2012 tarihinde ise, Kuzey Kutup buzul alanı, yeni bir rekora imza atarak daha da daraldı ve 3.52 milyon kilometrekareye indi. Kutup bölgelerindeki bu buzul daralması, biliminsanları tarafından bugüne kadar öne sürülmüş her tür bilgisayar modelleme tahminini de geride bıraktı.

Küresel ısınma, kutup bölgelerindeki ekolojik dengeleri bozduğu gibi, dünyanın diğer bölgelerinde de iklimsel ve ekolojik değişikliklere neden oluyor.

 

Google sürücüsüz araba teknolojisiyle donatılmış bir Lexus.
Google sürücüsüz araba teknolojisiyle donatılmış bir Lexus.

Sürücüsüz arabalar yollarda.

Son 10 yıldır hızla ilerleyen şoförsüz araba teknolojisi, 2012 yılında bir zafer kazandı. İlk olarak, Amerika’nın Nevada eyaleti’nde sürücüsüz araba teknolojisiyle donanmış bir Toyota Prius, trafiğe çıkma iznine kavuştu. Hemen ardından üç eyalette (Nevada, Kaliforniya ve Florida) çıkarılan yasalarla, bu tip sürücüsüz araçların trafiğe çıkmasına izin verildi. Böylece şimdiye kadar deneysel amaçlı kullanımları olan sürücüsüz arabaların,  günlük hayatın bir parçası olması yolunda önemli bir adım atılmış oldu.

Yapılan araştırmalar, son yıllarda öncülüğünü Google’ın yaptığı bu teknolojiyi kullanan araçların kaza yapma ihtimallerinin kullanılan lazer ve GPS teknolojileri sayesinde insanların kullandığı arabalara göre 3.000 kat daha az olduğu yönünde.  Bu olumlu istatistik ve destekleyen yasalar sayesinde, 2012 yılının son günlerinde iki otomotiv devi Toyota ve Audi, önümüzdeki yıl sürücüsüz araba prototiplerini üreteceklerini açıkladılar.

Sürücüsüz araba teknolojisinin detayları ile ilgileniyorsanız, daha önceki sayılarımızda yayınlanan Sürücüsüz Arabalar isimli makalemizi okumanızı öneririz.

 

Bakalım, 2013 yılı ne gibi bilimsel gelişmelere, bizi şaşırtan ama bir o kadar da sevindiren bilim haberlerine sahne olacak.

Hepinize iyi yıllar!

yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • BİLİM İNSANLARINA;

    İnsanoğlunun varoluşundan bu yana, insanlar yüzyıllardır hep ölümsüzlüğü bulabilmenin arayışı içindedir.Tabi ki bu günümüze kadar böyle gelmedi,günümüze gelindiğinde bu çaba (en azından şuan ki teknolojide geldiğimiz nokta o kadar hayretler verici ki,bilim ile ilgili okuduğum her yazıda kalbim heyecandan daha hızlı çarpmaya başlıyor) yerini, öldükten sonra yaşamaya yani arkalarından isimleriyle anılmalarına bıraktı.
    Düşüncem şudur ki;insan maneviyatında hangi inanışı barındırırsa barındırsın,ister bir KRAL ister bir PADİŞAH,ister, savaş meydanlarında ölen bir KAHRAMAN,ister bir ALİM,ister bir BEDEVİ,ister bir KÖLE,ister bir PEYGAMBER olsun.Eğer ölümden sonra isimleriyle hatırlanması gerekenler varsa onlar da
    BİLİM İNSANLARIDIR…………

    Çünkü,yeryüzünde yaşamı zorlaştıran kötülüklerin en başında, maneviyattan doğan kötülükler vardır.BİLİM sayesinde, kötülüğe sebep olacak tüm inançlarımı,maneviyatımı bir köşeye atıyorum.Anılması gerekenler de, yeryüzünde, insanoğlunun içindeki bu kötülüklerin atılmasına vesile olan
    BİLİM İNSANLARIDIR………

    tüm bilim insanlarına teşekkür ederim…

Işıl Arıcan

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra ABD'de Sağlık Yönetimi üzerine yüksek lisans ve ardından gene ABD'de tıbbi bilişim ve proje yönetimi üzerine danışmanlık yaptı. Halen Stanford Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde Bilgi İşlem Direktörü olarak çalışıyor. Çeşitli bilim dışı iddiaları ve hurafeleri inceleyen Yalansavar isimli blogun kurucusu ve yazarıdır.