Günümüzdeki kurt adam kitapları, TV dizileri ve filmlerinin hepsi 1941 yapımı Hollywood klasiği ‘Kurt Adam ‘ filmiyle uyum içerisindedir. Evet, eğer sizin de biraz meyiliniz varsa, dolunay zamanında gözü dönmüş bir kurt adama dönüşebilirsiniz.
Podcast (acikbilimdrkarl): Play in new window | Download
Subscribe: RSS
İngilizcede gözü dönmüşlük, delilik ve cinnet gibi anlamları içeren ‘lunacy’ kelimesi aslında antik bir kelime olup Roma Ay Tanrıçası Luna’nın isminden türetilmiştir. ‘Lunacy‘ kelimesinin bir anlamı da “ayın halleriyle ilişkili olduğuna inanılan ve belli aralıklarla ortaya çıkan delilik hali”dir.
Bu inanç çok eski dönemlere kadar dayanmaktadır. Romalı bilimadamı ve komutan İhtiyar Plini, dolunay geceleri ortaya çıkan nemin beyinde de anormal bir şekilde rutubet yarattığını iddia ediyordu. Ona gore dolunayın insanlarda epilepsi ve deliliğe yol açmasının sebebi de buydu. Ancak İhtiyar Plini yanılıyordu!
Günümüzde bu inanç hâlâ devam etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yürütülen bir araştırmaya göre halkın %40’ı ve akıl sağlığı uzmanlarının %80’i ayın hallerinin insan davranışını etkilediğine inanıyor. Buna rağmen bilimsel kanıtların %99’u ayın insan üzerinde hiçbir etkisi olmadığını kanıtlamış durumda.
Ay’ın (en aydınlık) dolunaydan, yarımay, (en karanlık) yeniay ve tekrar dolunaya dönüşme süreci bir aydan kısa sürmektedir.
Ancak kazalar, alkolizm, anksiyete, taciz, acil durumlar, kumar, depresyon, aile içi şiddet, aşırı doz ilaç alımı ve acil servis ziyaretlerini gerektirecek dikkatsizlikler (her gün olmasına rağmen) dolunayla ilişkilendirilir.
Bu da yetmezmiş gibi, yasa dışı ilaç kullanımı, çocuk kaçırma, cinayetler, doğal afetler, cezaevi şiddeti, psikolojik rahatsızlıklar, psikiyatri kliniğine yatırılmayı gerektirecek durumlar, kendine zarar verme, silahlı saldırılar, bıçaklanmalar, intiharlar, trafik kazaları hatta yediğimiz yemek miktarı gibi bir sorumluluk merkezi aslında “insan” olan birçok olaydan daha güya dolunay sorumlu tutulmaktadır.
Geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca binlerce araştırma ve inceleme dolunayın yukarıdaki listede yer alan davranışlara olan etkisini sorgulamıştır. Nadiren de olsa yapılan araştırmalardan sadece bir tanesi ayın tam halinin davranışlarımızla ilişkili olabileceğini gösterir. Ancak araştırmaya derinlemesine bakıldığında dolunayla kesinlikle hiçbir ilişki olmadığı ortaya çıkar.
Unutmayın ki bu bilgiler bilimsel araştırmaların sunduğu verilerdir. Yerel gazete ve televizyonlarda size sunulan verilerden farklı olabilir. Ne de olsa muhabirlerin uymak zorunda oldukları zaman kısıtlamaları ve hikâye uydurma zorunlulukları vardır; gerçeklerin, yollarına engel teşkil etmesine izin vermezler.
Her şeye rağmen ay etkisi diye bir şeyin olduğunu kabul etmeliyiz. Akademik makalelerde incelenen insanlar modern toplumlarda yaşıyorlardır ve geceleri aydınlanmak için suni ışıktan faydalanırlar. Ancak suni ışık bulunmadan önceki zamanlarda insanlar dolunay günlerinde daha geç uyurlarmış. Sonuçta gökyüzü dolunay zamanlarında normal zamanlara göre 250 kat daha fazla aydınlık olur.
Bu sebeple günümüzde bile, dolunay suni ışık kullanmayan toplumlar için parti, eğlence ve iyi vakit geçirme sebebi olarak değerlendirilmektedir. Bu tip toplumların hayatı dolunay çevresinde gelişir ve bu dönemlerde genellikle kalabalık olunduğundan talihsiz olayların olma sıklığı da artmaktadır. Daha çok insan, şüphesiz daha çok insan eylemi demektir.
Fakat günümüz modern toplumunda insanların delirmesi, hastane acil servislerinin tıklım tıklım dolması veya kişilerin kendilerine zarar vermesi dolunayla ilişikilendirilebilir mi sizce? Hayır! Somut kanıtlar gösteriyor ki bu olayların dolunayla ilişkisi yoktur.
Bu varolmayan dolunay etkisiyle ilgili ortaya atılan bir teoriye göre, ayın dalgalar üzerinde büyük bir etkisi vardır, ve bu dalgalar da sudan meydana geliyor, değil mi? İşte teori buradan yol alıyor ve hepimiz sudan oluştuğumuz için ayın bizim üzerimizde de bir etkisi olması gerektiği kanısına ulaşıyor.
Bu “sözde” teori birçok açıdan yanlıştır.
İlk olarak aya bağlı dalga hareketi, okyanuslar çok büyük ve sıvı olduğu için ortaya çıkıyor. Aynı etki donmuş sıvı hidrojen, oda sıcaklığındaki cıva veya sıcak erimiş demir üzerinde de görülebilirdi. Etki altında olanın su olması gerekmiyor.
İkincisi ise dalgalanmalar sadece büyük kütlelerde meydana gelir, insan bedeninin küçük hacminde değil.
Üçüncü olarak, okyanus dalgalanmaları ayın hem dolunay, hem yeni ay, hem de yarımay hallerinde meydana geliyor. Güneş onun bütün yüzünü bize her zaman göstermese de ayın yerçekimsel etkisi hep devam etmektedir.
Tüm bu olan biteni açıklamak için daha iyi bir teori olarak, seçici hatırlama teorisini düşünebiliriz. Başınıza bir iş geliyor, dışarıya bakıyorsunuz ki zifiri karanlığın içerisinde ender rastlanan o hayvanı, yani dolunayı görüyorsunuz. İki ile ikiyi topluyor beş sonucunu buluyorsunuz ve başınıza iş açan şeyin dolunay olduğuna inanıyorsunuz.
Dolunayın insan davranışını muazzam derecede etkilediği inancı tamamen kültürel bir kalıntıdır. Yapay ışık üretemediğimiz geçmiş dönemlerde dolunay eşliğinde parti yaptığımız zamanlardan kalan bir hafıza etkisidir.
Fakat günümüzde dolunay sadece ay ışıdır.
Çeviren: Hande Odabaşıoğlu; Seslendiren: Tevfik Uyar; Müzik: Zamanusta; Telif hakkı: © Karl S. Kruszelnicki (DrKarl.com); Bu bölümün özgün metni
Yorum Ekle