Buzullar altında beklenmedik yaşam biçimlerini barındırabilir. (Resim:National Geographic)

Bir buzulun altı, pek de yaşanabilir bir yer değildir. Ama son araştırmalara göre en az iki cins bakteri burada mutlu bir şekilde yaşamını sürdürebiliyor.

Chryseobacterium ve Paenisporosarcina cinsi bu bakteriler, kuzey ve güney kutup bölgelerindeki buzullarını hem soğukluk hem de besin içeriği açısından bire bir taklit etmek üzere tasarlanmış bir laboratuvarda yaşam belirtisi gösterdiler.

Penn State Altoona Üniversitesi’nde görevli Asistan profesör Corien Bakermans, bakteri içeren laboratuvarda üretilmiş buz örneklerinde, bakterilerin   -2 ila -4 C dereceler arası solunum yaptığını gösteren karbon dioksit seviyeleri saptadığını belirtti.

İnsanların şeker molekülünü yakarak enerji elde etmesine benzer bir şekilde, bu bakteriler  bir tür sirke olan asetat moleküllerini metabolize ederek enerji sağladılar. Asetat moleküllerini metabolize eden bakteriler, atık olarak ortama karbon dioksit saldılar. Deney sırasında, buzul içinde bakterilerin salgıladığı bu karbon dioksit miktarları ölçüldü. Gözlenen tüm ısılarda karbon dioksit salınımı tespit edildi, ancak ısı arttıkça gözlenen solunum hızında da artma saptandı. Bilim adamları, daha sonra bakterilerin gerçekten canlı kalıp kalmadıklarını özel boyalarla test ettiler. Deney sonuçlarına göre, bakterileri buz içindeki kabarcık ve çatlaklar içinde yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Bu küçük çatlaklar, su kanalları oluşturarak besinlerin bakterilere taşınmasını sağlıyor.

Bakermans’ a göre bu çalışmanın Mars gibi dünya dışı gezegenlerde yaşam arama çalışmalarını ilgilendiren sonuçları olabilir. Deneyde bakterilerin canlılığını sürdürdüğü espit edilen kimi sıcaklık seviyeleri, Mars’taki bazı bölgelerle aynı sıcaklıkta. Bu bulgulara göre, şimdiye kadar yaşam olasılığı düşünülmeyen ekstrem ısılarda da bakteri benzeri yaşam formlarının varlığı mümkün.

Buzullar, dünyadaki en büyük ekosistemlerden birini oluşturuyor: Dünya yüzeyinin %10’unundan fazlasını kaplıyorlar ve tatlı su kaybaklarının %78’ini barındırıyorlar.

Yapılan çalışma Environmental Microbiology dergisinde yayınlandı.

 

Kaynak:

www.spacedaily.com

 

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Işıl Arıcan

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra ABD'de Sağlık Yönetimi üzerine yüksek lisans ve ardından gene ABD'de tıbbi bilişim ve proje yönetimi üzerine danışmanlık yaptı. Halen Stanford Üniversitesi Çocuk Hastanesi'nde Bilgi İşlem Direktörü olarak çalışıyor. Çeşitli bilim dışı iddiaları ve hurafeleri inceleyen Yalansavar isimli blogun kurucusu ve yazarıdır.